Simyacı, Paulo Coelho tarafından kaleme alınan ve ilk baskısını 1988 yılında yapan bir romandır. Macera türünde kaleme alınan bu roman, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun üçüncü romanıdır.
Paulo Coelho bu kitabı iki hafta içinde yazmıştır. Bunu da şöyle ifade etmiştir; ” Zaten ruhumda saklıydı, ben de bu yüzden kısa sürede yazdım”. Bu kitap 80’den fazla dile çevrilmiştir.
Mevlânâ’nın ünlü Mesnevisinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir “klasik” yapıt haline gelmiştir.
Kitap okumak; hiç bilinmeyen diyarlara doğru bir yolculuk yapmak ve bambaşka hayatlara konuk olmaktır. Kitap okumak; içinde bulunduğunuz ortamdan uzaklaşarak bambaşka hikayelerde can bulmaktır. Bu noktadan bakınca kitap, dünyanın en değerli hazinesi ve insanın en güzel yoldaşıdır.
Sizi ve sevdiklerinizi bambaşka diyarlarda yaşamaya, öğrenmeye ve keşfetmeye davet ediyoruz! Muhiku olarak tasarladığımız hediye kutularıyla sevdiklerinizin özel günlerde yoldaşınız oluyoruz.
Bugün siz de Muhiku hediye kutuları ile hem kendinizin hem de sevdiklerinizin dünyasına renk katabilirsiniz!
Paulo Coelho Kimdir?
1947 yılında Brezilya‘da doğdu. Babası Pedro mühendis, annesi Lygia ise ev hanımı idi. Coelho, San Ignacio‘da ilköğrenimine başladı. İlk edebi ödülünü okulundaki bir şiir yarışmasında aldı. Ablası Sonia‘nın kendi ödevi olarak teslim ettiği denemesi, Coelho’ya ikinci ödülünü getirdi.
Coelho yazarlıktan önce kendini ülkesinde şarkı sözü yazarlığında da kanıtladı. Brezilya’nın meşhur şarkıcılarından Elis Regina ve Raul Seixas için şarkı sözleri yazdı. 1987 yılında yayımlanan Hac (Pilgrimage) adlı kitabında; 1986 yılında Hristiyanların Batı Avrupa’dan başlayıp İspanya‘da Santiago de Compostela kentinde sona eren geleneksel hac yolculuğunu kaleme aldı.
1988 yılında yayınlanan Simyacı adlı kitabı 53 ayrı dilde çevirisi bulunan tek kitap olarak Guiness Dünya Rekorları Kitabı’na girdi. 1979 yılında eski arkadaşı Christina Oiticica tekrar karşılaştı. Daha sonraki yıllarda ise evlendiler ve Rio de Janeiro‘da yaşamaya başladılar.
Edebi hayatının yanı sıra karısıyla birlikte kurdukları Paulo Coelho Enstitüsü‘nde ülkesindeki yoksul çocuk ve yaşlılara yardım etti. 2002 yılında Brazilian Academy of Letters‘a üye kabul edildi. 1979‘daki İslami Devrim’den sonra İran‘a fikir alışverişi için davet edilen ilk Müslüman olmayan yazar oldu.
Ailesi bir dönem, Coelho’nun akli dengesini kaybettiğini düşündü. Bu sebeple onu üç kere akıl hastahanesine gönderdiler. Daha sonra ”Veronika Ölmek İstiyor” adlı romanını da bu dönemdeki tecrübelerinden yola çıkarak yazdı.
Coelho’nun ünlü eserlerinden biri de On Bir Dakika’dır. Hollywood Gang Productions 2004 yılında Aralık ayında dünyanın en eski mesleği üzerine kurulu bir aşk masalı On Bir Dakika’nın film hakları satın aldı.
İlyas Peygamber’in romanlaştırılmış öyküsünün anlatıldığı Beşinci Dağ adlı kitabının film hakları ise Capistrano Productions tarafından 2004 yılında alındı. Filmin senaryosu Antonio Soave tarafından uyarlandı. Filmde Joseph Finnes, Liam Neeson ve Julia Ormond rol alırken yönetmenliğini Le Var Burton üstlendi.
2005 itibari ile İsviçre‘nin Davos kentindeki Dünya Ekonomik Forumu‘nu düzenleyen Schwab Vakfı‘nın yönetim kurulunda olan Paulo Coelho, aynı zamanda Unesco‘nun “Kültürlerarası Diyaloglar” programında danışman olarak görev yapmaktadır.
Simyacı
Simyacı, Coelho’yu en çok okunan çağdaş yazarlardan biri yaparken, kitap da benzersiz bir başarıya ulaştı. Brezilya’daki küçük bir yayın evine giden Coelho, 1988’de “Simyacı” kitabını yayımlattı.
Ancak Coelho’nun bu kitabı yalnızca 900 adet basıldı ve yayın evi ikinci basımı yapmadı. Amerika’nın büyük yayın evlerinden biri olan Harper Collins şirketiyle anlaşan usta yazarın “Simyacı” kitabı, 1994’te yeniden okuyucuyla buluştu ve dünya çapında ilgi gördü.
Yaşayan bir yazarın en çok dile çevrilen kitabı olduğu için Guinness Dünya Rekorları kitabına giren Coelho’nun kitabı; tarihin en çok satan kitaplarından biri oldu ve 81 dile çevrildi.
Kitap Özeti
Simyacı, İspanya’dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı yaşamının felsefi öyküsüdür. Ama aynı zamanda bir “nasihatnamedir; “Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?” gibi sorulara yanıt arayan bir hayat ve ahlak kılavuzu.
Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın; dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin sırrı, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca Simyacı’yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp güneşin doğuşunu izlemeye benziyor. Bazen aradığımız hazine yanı başımızdadır.
Çok önceden okuduğunuz ama kıymetini yıllar sonra anladığınız kitaplar vardır ya. İşte Simyacı öyle bir kitap. Birçoğumuzun lisede karşısına çıkan bu kitabı şimdi bir kez daha okunduğumuz zaman çok farklı anlamlar çıkarıyoruz.
Adeta daha önce hiç okumamışız gibi hissediyoruz. Eğer siz de altını çizmeden bu kitabı okuduysanız tekrar bir şans verin. Kendi kişisel menkıbeniz için hemen arayış yolculuğunuzu başlatın.
Santiago, bir gün ilginç bir rüya gören ve rüyasının ne anlama geldiğini bulmaya çalışan bir çobandır. Günlerden bir gün tüm koyunlarını, yünlerini şehirdeki bir adama satmak için yola çıkar. Bu yolculuk esnasında bir kralla tanışır ve kral ona rüyasını yorumlar.
Ona kişisel menkıbesini bulabilmesi için Mısır piramitlerinin eteklerine gitmesi gerektiğini söyler. Bu yolculukta başına birçok talihsiz olay gelir ta ki Simyacı ile tanışana kadar… Kitapta sürekli vurgulanan düşünce;
- bir şeyi gerçekten istersen evren de harekete geçer, tek yapman gereken umudu kaybetmemek.
- ‘’ve bir şey istediğin zaman, bütün evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar.’’
Simyacı Kitap Karakterleri
Santiago: Mısır piramitlerinde gizli bir hazine bulmayı hayal eden genç bir Endülüslü çobandır. Hayatı, çobanlık yaparak seyahat ve macera sevgisiyle şekillenir. Santiago; azmi, merakı ve öğrenme ve büyüme isteği ile karakterizedir. Roman boyunca, basit bir çobandan hayatın ve evrenin daha derin anlamlarını kavrayan bilge bir kişiye dönüşür.
Santiago’nun yolculuğu sadece fiziksel bir yolculuk değil, aynı zamanda kendini keşfetme ve ruhsal tatmin arayışıdır. Kalbini dinlemeyi, Dünyanın Ruhu’nu anlamayı ve nihayetinde gerçek hazinenin maddi zenginlikte değil, içinde ve yolculuğun kendisinde yattığını keşfetmeyi öğrenir.
Melkisedek: Santiago’nun yolculuğunun kritik bir anında ortaya çıkan gizemli bir yaşlı adamdır. Santiago’ya herkesin gerçekleştirmesi gereken bir kaderi olduğunu belirten “Kişisel Efsane” kavramını tanıtır. Melkisedek, Santiago’ya hayalini takip etmesi için motivasyon ve bilgelik sağlar. Ona karar vermesine yardımcı olması için Urim ve Tummim adında sihirli taşlar verir.
Melkisedek bilgelik ve rehberliği temsil eder. Karakteri, kişiliğine mistik ve otoriter bir aura katan bir İncil figüründen esinlenmiştir. Santiago’yu teşvik eder ve insanların hayallerini takip etmesine yardımcı olan ilahi yardımı simgeler.
Simyacı: Çölde yaşayan ve kurşunu altına dönüştürme yeteneğine sahip gizemli ve güçlü bir figürdür. Yolculuğunun ilerleyen kısmında Santiago’nun mentor ve rehberi olur. Simyacı, Santiago’ya Dünyanın Ruhu ve Dünyanın Dili hakkında dersler verir, kişinin Kişisel Efsanesini takip etmenin ve tüm şeylerin ruhsal birliğini anlamanın önemini vurgular.
Simyacı ile etkileşimleri sayesinde Santiago, inanç, evrenin doğası ve kalbini takip etmenin değeri hakkında çok önemli dersler öğrenir. Simyacı, Santiago’nun ulaşmaya çalıştığı nihai bilgeliği bünyesinde barındırır.
Fatima: Santiago’nun bir vahada tanıştığı güzel ve nazik bir çöl kadınıdır. Santiago’ya aşık olur ve yolculuğunun önemli bir parçası haline gelir. Fatima, birinin hayallerini takip etmesinin sonucunda gelen dünyevi ve ruhsal ödülleri temsil eder.
Fatima’nın Santiago’ya olan sevgisi koşulsuz ve destekleyicidir. Santiago’nun görevini tamamlaması gerektiğini anlar ve onu beklemeye razıdır. Karakteri, Santiago’yu Kişisel Efsanesi ile ona olan sevgisi arasında uzlaşmaya zorlar. Nihayetinde gerçek aşkın birinin hayallerini engellemediğini, aksine desteklediğini ve geliştirdiğini gösterir.
İngiliz: Kişisel Efsanesini arayan entelektüel ve kitap kurdu bir gezgindir. Simyaya derin bir ilgi duyar ve evreni anlamanın sırlarını içerdiğine inanır. Zamanının çoğunu okuyarak ve kitaplardan öğrenerek geçirir.
Santiago’ya zıt bir karakter olarak hizmet eder. Bilgi ve aydınlanma arayışında farklı bir yaklaşımı gösterir. Bilgili ve iyi okumuş olmasına rağmen, Santiago’nun geliştirdiği pratik deneyim ve sezgi eksikliğine sahiptir. Santiago ile etkileşimleri sayesinde İngiliz, bazı bilgilerin yalnızca doğrudan yaşanarak ve deneyimleyerek kazanılabileceğini öğrenir.
Simyacı Neden Okunmalı?
Paulo Coelho’nun “Simyacı” adlı eseri, dünya çapında milyonlarca okurun kalbini ve zihnini fethetmiş zamansız bir başyapıttır. Simyacı, temelde hayallerin peşinden gitmek ve kendi “Kişisel Efsanesi”ni gerçekleştirmekle ilgilidir. Roman, okuyucuları kalplerini dinlemeye, gerçek arzularını tanımaya ve hedeflerine ulaşmak için engelleri aşmaya teşvik eder.
Roman; öz keşif, kişisel gelişim ve her şeyin birbirine bağlılığı gibi evrensel temaları ele alır. Bu temalar her yaştan ve geçmişten gelen okuyucular için ilişkilendirilebilir olduğundan kitabı anlamlı ve düşündürücü kılar. Paulo Coelho’nun yazım tarzı basit ve erişilebilirdir. Ancak, derin felsefi iç görüler taşır. Dilin sadeliği, hayat, aşk ve kader hakkındaki derin mesajlardan herhangi bir şey eksiltmez. Bu da bir yandan kitabı okumayı kolaylaştırırken, bir yandan da zengin anlam katmanları sunar.
Üstelik, Simyacı’da paylaşılan bilgelik, kültürleri ve çağları aşar. Kendi yolunu takip etme, şu anı kucaklama ve evrenin dilini anlama hakkındaki dersleri zamansızdır ve çeşitli yaşam durumlarına uygulanabilir.
